SAINT-GOBAIN: FRANSA’NIN TARİHİNİN BİR PARÇASI
1665 yılında Fransa’nın ünlü “Güneş Kralı” ve Merkantilizmin babası olarak bilinen XIV. Louis ve Maliye Bakanı Jean-Baptiste Colbert, Manufacture Royale des Glaces de Miroirs şirketini kurdu. Fransız mükemmeliyetçiliğinin simgesi olarak Venedik'in üstünlüğünü sonlandırmak adına kurulan şirket, ilk ürünü olan Cam Dökme sürecini inovatif üretimi hedefleyerek hızla geliştirdi.
İlgili gelişme gerçek anlamda bir devrimdi; çünkü cam dökme sürecinin ve cam maddelerin Venedikliler tarafından kullanılan üfleme tekniği ile üretilmesi yerine, yüksek kapasitede ve seri bir şekilde üretilebileceği anlamına geliyordu. Krallığın kuzeydoğusunda yer alan, sonradan adını da kendisinden alacağı Saint-Gobain isimli küçük bir kasabada ilk ana üretim tesisini kuran şirket, endüstriyel anlamda ilk başarısını dünyanın parmakla gösterilen cam üreticisi olarak elde etmiştir.
Fransız mirası olan bu köklü kuruluş, ülkenin geçmişi ve derin bağları ile harmanlanan yönetim anlayışı sayesinde Grubun dünyaca ünlü olmasını sağlamıştır. Her yıl dört milyon turist Versailles Sarayı'nda bulunan ve Saint-Gobain tarafından üretilen 17 adet aynayı görmek için Aynalı Salon'u ziyaret etmektedir.
KÜRESELLEŞME İLE UYUM
19. yy ortalarına gelindiğinde Saint-Gobain, Fransa sınırlarının dışına çıkmaya başlamış ve 1858 yılında Almanya’daki ilk üretim sahasını kurmuştur. Bu gelişmeyi 1888 yılında İtalya, 1898 yılında Belçika, 1905 yılında İspanya, 1937 yılında Brezilya, 1970 yılında Amerika Birleşik Devletleri ve 1996 yılında Hindistan takip sahalarının kurulumu takip etmiştir.
1970 yılında Saint-Gobain, 1856 yılında kurulan dökme demir borular ve kentsel yapılar alanında dünya lideri Pont-à-Mousson ile ortaklık kurarak yapı ve otomotiv sektörü üzerine yoğunlaşmıştır.
PAZAR MANTIĞINA HİZMET EDEN İŞ KOLLARI
1986 yılında Saint-Gobain’in portföyünü ve iş kollarını çeşitlendirme amacıyla aldığı kararlar, Grubun şu anki yapısının da şekillenmesine yardımcı olmuştu. Grup, yüksek teknoloji içerikli materyaller üretimi gibi bünyesinde yeni faaliyet alanlarına yer açmıştı. Aşındırıcı maddeler alanında faaliyet gösteren Norton (1990) ve Carborundum (1996) ile birlikte Yüksek Performanslı Materyaller iş kolunun da temelini oluşturmuştu.
1996 yılında Poliet’in şirkete katılmasıyla birlikte Saint-Gobain, Yapı Malzemeleri Dağıtımı iş koluna da giriş yapmıştı. 2005 yılında dünyanın önde gelen alçı firması British Gypsum’un da satın alınmasıyla Saint-Gobain İnşaat Malzemeleri ürün gamını da tamamlamış oldu. 2007 yılında, Pierre-André de Chalendar, Saint-Gobain Grubu’nun pazar stratejisini, yaşam alanları temalarına odaklamıştır.
FRANSA, AVRUPA VE DÜNYA MİRASININ BİR PARÇASI OLARAK SAINT-GOBAIN
Dünyanın en çok bilinen ve en çok ziyaret edilen birçok yapıtının inşaatına olan katkılarından dolayı Saint-Gobain dünyanın en büyük şehirlerinde görünür ve kalıcı bir iz bırakmayı başarmıştır.
Her yıl Paris’teki Louvre müzesini ziyaret eden 10 milyon turist, Saint-Gobain'in parlayan ünlü piramidine hayranlıkla bakmaktadır. Aynı şekilde; turistler Amerika Birleşik Devletleri’ni ziyaret etseler, New York’ta bulunan ve 2014 yılında Saint-Gobain tarafından yeniden parlatılan Özgürlük Heykeli'ne de şüphesiz hayranlıkla bakacaklardır. Saint-Gobain, her yıl Çin müziği ve kültürünün keyfini çıkarmaya gelen, birkaç yüz bin seyirciyi kendine çeken Pekin Ulusal Gösteri Sanatları Merkezi (Saint-Gobain yalıtımı ve camları) ve Şangay Opera Evi (SGG DIAMANT ekstra-parlak cam) için de malzeme tedarik etmiştir. 2014 yılında futbol taraftarları yine Saint-Gobain’in imzası bulunan, Brezilya’daki Maracanã Stadyumu’nda (Saint-Gobain boruları, sıvalar, mimari kaplamalar) FIFA World Cup™ izlerken, nefeslerini tutmuşlardır.